Uzun zamandır adını duyduğumuz ve denenecekler listesine koyduğumuz Jash İstanbul ile tanışma şerefine en sonunda nail olduk. Bir Ermeni Mutfağı olan Jash İstanbul’un önce hikayesini merak ettik.
2010 senesinde Agop Şirinyan’ın torunu ve Ardaşes Üzümyan’ın yeğeni olan Dayk Miricanyan, bu lezzet serüveninde daha büyük kitlelere ulaşabilmek ve üretilen lezzeti sofralarda yeni misafirlerle paylaşmak, Cihangir’in tarihi dokusunda Lusia Yaya’nın sofralarını sunmak için Jash İstanbul’u açar ve artık yeni bir yolculuk başlamıştır…
Jash yani (aş) İstanbul’un amacı, unutulan İstanbul lezzetlerini hakkettikleri özenle müşterilerine sunmak, müşterilerini İstanbul’la farklı bir açıdan tanıştırmak, bir anlamda İstanbul’un mutfağına sokmak. Bunu yaparken de eski masaları, antika tabloları, objeleri ve piyanosuyla yarattığı samimi ortamda, sizi gerçekten “yaya”nızın yani “nine”nizin evinde, kendi evinizde hissettirmek…
İşte kendi siteleriden kısaca alıntı yaptığımız bu cümlelerle hikayelerini özetleyelim istedik. Gelelim Jash İstanbul deneyimimize;
Mekana gelmeden önce biraz menülerini incelemenizi tavsiye ederiz. Biz de inceleyip öyle gittik. Denemek istediğimiz ve daha evvel hiçbir yerde denemediğimiz o kadar çok lezzet vardı ki.
Ermeni mutfağının olmazsa olmazı mezeleri ile başlayalım dedik, o kadar çok alternatif vardı ki bize kolaylık yapmışlar menüde beşli meze tabağı, midye dolma, patlıcan salata, topik, zeytinyağlı yaprak sarma, çerkez tavuğu. Masaya bu tabaktan söyledik ardından füme balık tabağı istedik. Palamut füme, somon gravlaks, lakerda, hamsi. Mekana beraber geldiğimiz arkadaşlarımız istisnasız hepsini çok beğendi. Üstelik bir arkadaşımız sakatat ve balık mezelerinden pek hoşlanmadığı halde özellikle de somon gravlaks için muhteşem dedi.
Topik için ayrı bir paragraf açmak lazım. Birçok meyhane de yapılmaya başlandı ama burada yediğimiz kadar lezzetlisine daha evvel denk gelmedik.
Midye dolması ve zeytinyağlı yaprak sarması biraz pahalı gelebilir ama, daha evvel yediklerimizden çok çok farklıydı. Tam da beklediğimiz gibi Ermeni mutfağını anlatır nitelikte.
Menüde o kadar güzel lezzetler var ki ilgimizi çeken, Yayamın kabak mücveri, yayamın patates mücveri, harisa, haşlanmış söğüş dil, patlıcan göbeğinde deniz mahsulleri, dalak dolma tavası. Ancak ne var ki öncesinde yediklerimizden dolayı doyuma ulaşmıştık. Birçoğunu deneyemedik ve dalak dolma tavasını arkadaşımız olan Ari Donik'ten çok duyduğumuz için özellikle denemek istedik. Görüntüsünden de anlaşılacağı gibi yapımı oldukça zahmetli olan bu lezzet, sakatat sevmeyen arkadaşımızı bile memnun etti. İlk defa denediğimiz bu lezzeti de tavsiye ederiz.
Yemek sonrasında dondurmalı irmik helvasıyla final yaptık. İrmik helvası da tam kıvamında yapılmıştı. Ardından mekanın ikramı meyve tabağımız ve Türk kahvemiz geldi. Garsonumuz Ahmet Bey hem işini bilen hem de güler yüzlü yaklaşımıyla, yerinde esprileriyle bizden tam puan aldı. Jash İstanbul’un içini anlatmak gerekirse, burası iki katlı bir meyhane özellikle üst katındaki bazı objeler ilgimizi çekti. Piyano ve üstündeki klasik araba koleksiyonu ilgi çekiciydi. Hele bir tanesi vardı ki Rahmi Koç tarafından hediye edilmiş. Yine piyanonun hemen yanındaki klarnet de ilgimizi çekti. Klarnet, mekanın müdavimi Ata Demirer tarafından hediye edilmiş. Mekana gelmek isteyenler özellikle rezervasyon yaptırsınlar. Cuma ve Cumartesi günleri yoğun olabiliyor. Bu yaz akşamları için ön bahçede bir masa rezerve etmenizi şiddetle tavsiye ederim. #KanGurular #Fuat Ş
We have finally the honour of to meet Jash Istanbul which we have been heard for a long time and taken to the list to try. Firstly, we wondered the story of this Armenian Kitchen. Dayk Miricanyan, the grandson of Agop Sirinyan and nephew of Ardases Uzumyan, opened Jash Istanbul in 2010 in the historical atmosphere of Cihangir to reach much more people in this tasty adventure, to share the producted taste with more guests and to serve the tables of Lusia Yaya (grandmother) and so a new journey has been started now.
Jash Istanbul’s main purpose is to present the tastes of Istanbul to its customers with ultimate care and introduce a different Istanbul to them, in other words, to take them into Istanbul’s kitchen. We want you to feel at home when you enter Jash. With our home style (classical fashioned) decoration, antique objects and piano we try to make you remember a childhood memory, a dinner with your family in your grandmother’s house.
We wanted to sum up their story with quoeted sentences of their website. Lets talk about the our experience on here. We advise to examine their menus before you visited the venue. We did so. There was so much taste we wanted to try and we have never tried. We started with mezes essential for Armenian Kitchen. There were so much alternatives that they have created a meze plate with five kinds to made easier for us. Stuffed wine leaves with mussel, aubergine salad, topik, stuffed wine leaves, chicken with walnuts. We ordered this plate and than smoked fish plate. It consisted smoked bonito, salmon gravlax, salted tunny, anchovy. Our friends of us we went to the venue together were very liked all kinds unexceptional. Besides, one of them although he do not like fish mezes and offals, found gravlax perfect.
It should be written a seperate paragraph for topik. Now, It is made by in many pothouses but we have not coincidence with the one like we ate in here. You can find stuffed mussel and stuffed wine leaves a bit expensive but they are so much different from we tasted before. It is exactly like we expected; they have a qualification summing up Armenian Kitchen.
Other choices we found interesting in the menu, zucchini and potato hash browns of my grandma, harissa, boiled tongue, sea foods in aubergine bell, fried stuffed spleen. But we had satisfied the foods we ate before so we have just tried the spleen we have heard from our friend Ari Donik. This taste has a very tiring preparing process like you can understand from its vision. It satisfied even our friend who do not like giblets. We advise this taste we tried the first time.
After diner we made a final with semolina halva with icecream. Then, they offered us a fruit plate and Turkish coffee. Our waiter, Ahmet Bey received the thumbs up from us with his manner, smiling face and sense of humour. To summing up the inside area of here. Theere is a two-storey pothouse. Especially we found interesting some objects (piano and classical car collection on top of it) located in the upper floor. One of these cars donated by Rahmi Koç. The clarinet near the piano also drew our attention. It was donated by Ata Demirer, regular of the venue. If you want to visit here you should make reservation for weekend. Especially one table in the front garden for these summer evenings. #KanGurular
KanGurular'ın Puanı
KanGurular | Lezzet | Servis | Atmosfer | Fiyat | SONUÇ |
---|---|---|---|---|---|
Fuat Ş. | 10 | 9 | 9 | 9 | 9.25 |
Notun Değerlendirmesi:
0 - 5Bizce Gitmeyin5 - 6Pişman Olabilirsiniz
6 - 7Ortalama Mekan
7 - 8Gidilebilir
8 - 9Bizce Gidilir
9 - 10Mutlaka Gidin
İletişim/Ulaşım
Adres: Pürtelaş Hasan Efendi Mahallesi, Cihangir Cd. No:9, 34427 Beyoğlu/İstanbul
Telefon: 0212 244 30 42