15 Nisan Cumartesi günü Gezitta Dergisinin @gezitta düzenlediği Çukurcuma gezisine katıldım. 12 civarı katılımcıdan oluşan keşif grubumuzla hızla semti keşfetmeye başladık. İlk durağımız Çukurcuma Caddesi'nden girerek ulaştığımız Faik Paşa Otel'in girişinde yer alan Faik Paşa Cafe oldu. Otelin bulunduğu caddenin ismi, İtalyan asıllı eczacı Faik Paşa'dan geliyor. Asıl adı Francesco Della Sudda olan ilk Faik Paşa Yunanistan'da Syra adasında doğmuş. 1855'de sarayın başeczacısı olarak paşa ünvanını almış. Osmanlı döneminde eczacılığın öncülerindendir. 1866'da öldüğünde Elmadağ'daki St. Esprit Katedrali'ne gömülmüş. Oğlu ikinci Faik Paşa'nın asıl adı ise Giorgio Della Suda (1835-1913). O da babasının mesleğini devam ettirmiş.
On the 15th April saturday I joined the Çukurcuma daily trip arranged by Gezitta Magazine @gezitta. We started to discover the neighbourhood with the attendants about 12. Our first stop became Faik Paşa Cafe located at the entrance of Faik Paşa Hotel. The name of the street where the hotel is located in is coming from pharmacist Faik Paşa who is Italian originated. The first Faik Pasha was born in Syra island, Greece. His real name is Francesco Della Sudda. He took the pasha title as chef pharmacist of the place in 1855. He is one of the pioneers of pharmacy in Ottoman era. When he ided in 1866, he was buried St. Esprit Cathedral in Elmadağ. The real name of his son, the second Faik Paşa, is Giorgio Della Suda (1835-1913). He also did his father's job.
Keşif gezimize başlamadan önce leziz bir kahvaltı yaptık. Normalde 45₺ olan kahvaltı fiyatı grup halinde geldiğimiz için 40₺ 'ye indirildi ama bana göre yine de pahalıydı. Kahvaltımızda ev yapımı çilek ve portakal reçelleri, üç çeşit peynir, yeşil ve siyah zeytin, söğüş salatalık, domates, yeşillik, sigara böreği ve menemen vardı. Genel olarak yediklerimden özellikle reçellerden çok memnun kaldım. Çay sınırsız mıydı bilemiyorum ama ben 3 tane içtim bu fiyata dahil olarak. Otel mekanı olmasından da kaynaklı olduğunu düşündüğüm pahalılık, civardaki kahvaltı mekanlarına göre de yüksek kalıyor. Ancak mekanın müthiş bir otantik atmosferi var. Duvarlar eski tablo ve fotoğraflar ile dolu. Her yer orijinal eşyalarla dekore edilmiş. Arka tarafta küçük bir bahçesi var. Kolay kolay bulamayacağınız bir atmosferde kahvaltı yapabilme ayrıcalığı için fiyatın yüksekliği göz ardı edilebilir. Otelin binası 18. yüzyılda İtalyan mimarlarca yapılmış. Aslına uygun şekilde restore edilen binanın etkileyici bir mimarisi var.
We started to discover the neighbourhood with the attendants about 12. We had a yummy breakfast before starting our discover trip. Normally the price of the breakfast is 45 ₺ but it was reduced to 40 ₺ due to we have a group. It is also expensive for me. There were homemade strawberry and orange jams, three kinds of cheese, green and black olives, tomato, cucumber, greeneries, spring rolls and eggs scrambled with tomato and green pepper. I generally satisfied from I had ate, especially from jams. I aslo drunk 3 glass of tea including this price. I think it was expensive because of it is a hotel venue. It was also high according to other surrounding venues. But it is an awesome authentic atmosphere of the venue. Walls were full of old paintings and photos. Everywhere was decorated with original furnishing. There was a small garden on the backside. You might ignore the extent of the price for the privilege of having breakfast in an unique atmosphere. The building of the hotel was constructed by Italian architects in 19th century then it was renovated like its original. It was an impressive architecture.
Kahvaltının ardından Çukurcuma sokaklarını keşfe başladık. Semtin isminin cuma kısmı, padişahların cuma namazlarını burada kılmış olmasından; çukur kısmı ise semtin Beyoğlu'na göre daha çukurda kalmasından geliyor. İlk durağımız otel binasının yanı başında yer alan Enver Paşa'nın konağı oldu. Otelin sahibi Meral Hanım'ın bize gezdirdiği konakta duvar ve tavanlardaki süslemeler etkileyiciydi. Rotamıızn devamında bir dönem otel olarak da kullanılmış ama şimdi kapalı olan Zenovtich Apartmanını gördük. 1882'de Karadağ'dan İstanbul'a gelen Milo Zenoviç tarafından yaptırılan binanın asıl amacı, Zenoviç ailesine gelir sağlayacak bir kaynak yaratmaktı. Yıllar boyunca çok sayıda kişiye kiraya verilerek bu amaca hizmet eden bina, şu anda restore ediliyor. Dışarıda etkileyici bir mimariye sahip binanın maalesef içini gezme imkanımız olmadı. Buranın ardından Cezayir sokağından geçerek Tomtom'a çıktık. Eskiden Venedik Sarayı olan bina günümüzde İtalyan Konsolosluğu olarak kullanılıyor. Buranın yanıbaşında bulunan eski mahkeme binasını görebilirsiniz. Binanın üstünde yapımı yılı olan 1844 ile mimarının adını okuyabilirsiniz. Mahkeme binasının ön cephesinde Lois, Justice ve Force kelimeleri görünüyor. Yani kanun, adalet ve güç. Ayrıca arma kabartmalarından mahkemenin ticari davalarda uzmanlaştığı anlaşılıyor.
We started to disover the streets of Çukurcuma after having breakfast. The cuma part of name of the neighbourhood is coming from Friday prays performings in here by sultans; çukur part of it is coming from it is alower area accoerding to Beyoğlu. Our first stop became Mansion of Enver Pasha near the Hotel. The owner of the hotel, Meral Hanım was showed us around. The ornaments on the walls and ceilings were impressive. We also saw Zenovitch Apartment. It is closed now but it was used as hotel for a period. The building was constructed by Milo Zenoviç emigrated from Montenegro in 1882. The main aim of it was to create an income source for the family. It was rented many people along years and serviced for this aim now it is made renovation. It was an impressive architecture from outside. Unfortunately we could not stroll inside of it. After here we arrived to Tomtom passing by Cezayir Street. The Italian Consulate building was used as Palace of Venice. You can also see the old court building near it. You can read the name of architect and its construction time, 1844. The front facade of the building you can read the words; Lois, Justice and Force. Besides, it is understood from coat of arms the court is expert about commercial cases.
Venedik Sarayı'nın karşısındaki Tomtom Suits binasının en üst katında ünlü lokanta Nicole bulunuyor. Gastronomiye ilginiz varsa girişe asılmış tadım menüsüne bir göz atın. Ancak cüzdanınızın kalın olması şart. Boğazkesen Caddesinde Tophane'ye doğru inerken sağ tarafta Zanaat Atelye yazan bir tabela var. Geniş kapısından içeri girmeyi ihmal etmeyin. Burası bir zamanların Saint Joseph Fransız Yetimhanesi'nin bahçesi.1850'li yıllardan kalma binada kafenin yanısıra dünyanın tek kartonpiyer müzesi de bulunuyor.Eski kartonpiyer ustası Kemal Cinbiz'e ait olan müzeyi 10₺ karşılığında gezmek mümkün. İstanbul'da az bulunan bir özellik olan yeşil alana sahip mekan özelliği burada mevcut. Hatta kümeslerde tavuk ve güvercinler bile görebilirsiniz. Burada bir kahve molası verip, bir süre dinlendik. Yeşil çimlerin arasında ayaklarınızı toprakla buluşturup gevşemeniz de olası.
There is Tomtom Suits across of the Palace of Venice, the top floor of it famous restaurant called Nicole. If you are interested in gastronomy take a look to tasting menu hanging in the entrance but you have to own a thick wallet. When you go down to Tophane on Boğazkesen Street there is a sign written Zanaat Atelye on it on the right side. Do not neglect to enter from its wide door. Here is the garden of old Saint Juseph French Orphanage. This building was constructed about 1850s. There is a cafe and the only carton-pierre museum in the world in that building. The museum owned to the old carton-pierre master Kemal Cinbiz. You can stroll here by paying 10₺. It is a rare feature having a green area for a venue in Istanbul. You can find this feature in here. You can also see hens and pigeons in coops. We gave a coffee break in here and rested for a while. It is possible to stretch your feet into soil and relax among green grass.
Buranın komşu binasında, modern bir atmosfere sahip Peymane adlı ocakbaşı bulunuyor. Beş katlı bir binanın restore edilmesiyle hizmete başlayan lokantanın hem kapalı alanı hem de ferah avlusu keyifli. Yemek sırasında caz parçaları çalıyor. Molamızın ardından civardaki hediyelik eşya dükkanlarını ve antikacıları gezdik. Antikacıların her biri ayrı bir dünya. Buralarda karşınıza her türlü objenin çıkması olası. Çukurcuma Caddesine girdikten sonra sağdaki ilk sokağın köşesine bulunan Masumiyet Müzesi mutlaka gezilmesi gereken bir yer. Daha önce gezdiğim için bu sefer uğramadım. Gruptan isteyenler bu müzeye girdiler. Tam 15₺ öğrenci 10₺.
Next building of here there is a modern grill restaurant called Peymane. The restaurant is located in a five-storey building. After renovation it has started to service. Both its closed area and yard area is delighted. It is playing jazz tunes during your meal. After our brake we discovered the antique and souvenir shops. One of them is a wide world. You can find any kind of objects in these places. Innocent Museum is a spot you should not miss. I did not dropped by there due to I visited before. Ticket price 15₺ for adults 10 ₺ for students.
Vakit yetersizliğinden ötürü sonuna kadar kalamadığım gezide ben ayrıldıktan sonra Çukurcuma Müzayede Evi'ne, Ağa Hamamı'na, Cihangir'deki Asri Turşucu'ya, Cihangir Camisine ve Corinne Otel'e de uğramışlar. Bunlar arasından Corinne otele daha önce gitmiştim. Orasının da oldukça otantik bir ortamı vardı. Gezinin katıldığım kısmı bile çok keyifli geçti ve semtin keşfedilme potansiyelinin yüksek olduğunu gördüm. Gezi boyunca bize rehberlik eden Gülnur Hanım ve Serkan Bey'e teşekkürler. #KanGurular Erşen T.
Because of time inadequacy I could not stay along whole trip. They dropped by Çukurcuma Auction House, Ağa Hammam, Cihangir Mosque, Asri Pickle Shop and Corinne Hotel after I left. I have visited Corinne Hotel before among them. It had also a very authentic atmosphere. The trip which I joined partly was even so enjoyable. The neighbourhood has a high potential to discover. I appreciate to Gülnur Hanım and Serkan Bey due to their guidance along trip. #KanGurular
Foto Galeri
İletişim/Ulaşım
Adres:
Telefon: