6-8 Mayıs tarihleri arasında Eskişehir'e araba ile bir gezi yaptık. Gezimizde Bilecik'i 15 km kadar geçtikten sonra Şelale Restoran adlı bir akarsu kıyısında bulunan mekanda çay molası verdik. Burası ağaçlar içinde, gölgesi bol, çocuk parkı olan tam bir aile mekanı. Buradan sonra Eskişehir'e fazla bir yol kalmıyor zaten. Eskişehir'e gelir gelmez önce şehir merkezinde bulunan apart otelimize yerleştik. Gelmeden önce otellerde boş yer bulmakta zorlandım. Nerdeyse tüm oteller Mayıs ayı boyunca doluydu. Odamızın boşalmasını beklerken Porsuk Çayı kıyısında yürüyüş yapıp Adalar bölgesini ve Porsuk Otel'in bulunduğu adacığı gördük. Heykelli köprüleri, içinde esbot denilen tekneler ile gondolların dolaştığı Porsuk Çayı, minik vagonlu hızlı tramvayı ile burası daha çok Avrupa havasında bir şehir olduğunu bize hemen gösterdi. Hatta bana bu haliyle Ljubliana şehrini anımsattı. Öğleden sonra hava bozup dolu ve yağmur yağdığı için ilk gün uzak mesafe bir yere gidemedik. O esnada eski tanıdıkları ziyaret etmekle vakit geçirdik. Akşam yemeği için fazla tok olduğumuz için yürüyü mesafesindeki Haller Gençlik Merkezi'ne gittik. Buraya görüp hikayesini öğrendikten sonra bir zamanlar meyve-sebze hali olarak kullanıldığını hayal edemedim. Küçük ama çok işlevsel ve hoş bir mekan yaratılmış. Ortasında self servis alanının bulunduğu iki tarafında dükkan ve lokantaların sıralandığı bir pasaj düşünün. Her türlü yemek mekanı, barlar ve hediyelik eşya dükkanları var. Burada 1923'den beri açık olan ve şehrin sembol mekanlarından biri olan Mazlumlar Muhallebici'sinde tatlı yemeyi ihmal etmeyin. Sütlü tatlılar ve dondurma konusunda epey başarılılar. Ben krem karamel yemeyi tercih ettim. Fiyatları da makul. Zaten Eskişehir öğrenci yoğun bir nüfusa sahip olduğu için fiyatlar genel olarak makul. Hele İstanbul ile kıyasdlayınca komik düzeyde kalıyor. Otele dönüş yolunda ise atıştırmalık niyetine Taco Rico adlı Meksika lokantasına uğrayıp, ayaküstü yemek için bir taco aldım. Mekanın dekoru, ortamı ve denediğim tacosu başarılıydı.
We made a trip by car to Eskişehir between 6-8th May. After 15 km from Bilecik we gave a tea break in a restaurant called Şelale, located near a riverside. It is a place full of trees and shades, with a playing area for children. It is not too far to Eskişehir. As soon as we arrive to Eskişehir we checked in our apart hotel located in city center. I could barely find a free room in the hotel before our visit. Almost all the hotels were busy along May. While we were waiting to enter our room we walked alon Porsuk River and saw the Adalar Region and the islet where the Porsuk Hotel is located. This city is very alike an European city with its statued bridges, boats called esbot and gondols, fast tram. Even, it reminded me the city of Ljubliana. We could not go a long distance because of hail and bad weather. We spent our time by visiting old friends. We were too full for dinner so we walked to Haller Youth Center. I could not imagine that this place was using as a vegetable and fruit market once upon a time. They were created a small but functional place. Think a passage that its medium is for self service. There were small shops and restaurants along two sides of this area. There are any kind of souvenir shops, food court and bars. Do not neglect to visit and eat dessert in Mazlumlar Muhallebicisi which has opened since 1923 and a symbol venue in the city. It is a very successful venue about milky desserts and ice cream. I preferred to eat creme caramel. Its prices are affordable. The student of university population is very high in Eskişehir so the prices is usually are affordable. If you compare with Istanbul prices, probably you will laugh. When I return to hotel I dropped by a Mexican restaurant called Taco Rico and I bought a taco for snack. The atmosphere, decoration and taco of the venue were successful.They have expressed the tea sizes as tiny and huge. We ordered standard breakfast plate, three omelettes, one menemen (eggs scrambled with tomatoes and green pepper) for four person. It cost including milk and two cup of the for one of us 58₺. It was again a very low price according to Istanbul. Tastes are usually plain but successful. I much more liked their menemen. It was a good choice for us. A busker accompanied us with his guitar along breakfast. After breakfast, we again dropped by Odunpazarı neighbourhood. We visited two-storey, with backyard, built for rider travellers, Atlıhan Handicraft Bazaar, Kurşunlu social complex, Glass art atelier, Sea Foam Museum. You can buy handmade glass objects with a affordable price at the atelier. Return time was closing so we checked out our hotel and dropped by Fahrettin Usta Balaban Kebap. It is also known as “iron kebab” because of the kebabs are making by pressing iron. Do no neglect chitchat with Master Harun who is doing this job about 50 years and watch the preparing the kebab. Diced cut flatbread pieces put in the plate as the base of kebab and make wet with broth. Than yoghurt and tomato sauce are adding abundantly. Meat kinds (meatball, skewer and beef slices) put on it melted butter is pouring and decorated with fine cutted parsley. It is a very simple but tasty recipe. Teh venue is closed in the evenings. Do not forget to visit according to this. I have visited Eskişehir several times before but I have not stay very long. It has felt its difference also that time but it has made progress in recently years. It has converted into a more modern, touristic and enjoyable city. There is much more places to see even than Ankara. This one is only a pre-discover tour. I could not see many taste spots and museums. The only negative thing related with the city is having to much traffic lights in the city. If there is no old people or child with you it will be more logic to arrive here by fast train and to stroll with tram. It is also possible to arrive many places by foot. It is a city where it can be visited several times. You should add here to your route.#KanGurular Erşen T.
Pazar sabahı kalktığımızda yoğun bir gezi programı planladım. İlk durağımız kahvaltı için otele yürüyüş mesafesinde bulunan Feşmekan Çorbacı Münür adlı esnaf lokantasına gittik. Kahvaltımızı burada işkembe çorbası ile yaptık. Fiyatlar yine makul ve porsiyonları kallaviydi. Lezzet olarak da beğendik. Kahvaltının ardından şehrin bir ucunda yer alan Kentpark'a gittik. Oldukça başarılı bir çevre düzenlemesi, yapay göletler, kuğular ve yapay bir plaj sizi karşılıyor. Park oldukça büyük ve dolaşacak çok yeri var. Porsuk Çayı'na paralel bir konumda kumsalı, şezlongu ve tam olimpik havuzuyla güzel bir yapay plaj yapmışlar. Ziyaret ettiğimiz dönem plaj kapalı ve 1.60 metre derinliğindeki suyu bulanıktı ama açık olduğu dönemde bu su sürekli temizleniyormuş. Anadolu'nun ortasında yapay da olsa deniz keyfini yaşatmak bence başarılı bir proje olmuş. Burada ailece dolaşıp güzel havanın tadını çıkarabilirsiniz.
I planned a dense trip programme for Sunday. We went to artisan restaurant near our hotel called Feşmekan Çorbacı Münür by walking for breakfast. We had a breakfast with tribe soup. Prices were again cheap, portions were big. We also liked it in respect of taste. After the breakfast we went to Kentpark located one edge of the city. A very successful environment, artificial ponds, swans and an artificial beach welcomes you. The park is very big and a lot of place to stroll. They have made a nice artificial beach with its olympic pool, sand and sunbeds parallel to Porsuk River. When we went it is closed because of the season and its 160 cm depth water was blurred but it has been continuous cleaning when it is open. Even it is artificial it is a successful project to have experienced the pool joy in the middle of Anatolia according to me. You can stroll in here with your family and enjoy the nice weather.
Parkın içinde cafe ve lokantalar da mevcut. Biz şehre özgü bir şeyler yiyebilmek adına çıkış kapılarından birinde bulunan Kırım Çibörekçisi'ne gittik. Lezzetli ve doğru pişirilmiş çiböreği ülkemizde yemek kolay iş değil. Çoğu yer baştan savma ve çiğbörek yazarak bu işi yapıyor. Burası ise doğrudan Tatarlara ait bir mekan olduğu için bu işi hakkıyla yapıyor. Porsiyonda beş adet çibörek var ve 10₺. Börekler biraz ufak olduğu için iki porsiyonu zorlanmadan yedim. Yağ içmeden kızartılmış, sulu bir börek yapmayı başarmışlar. Mekanın kapasitesi çok fazla. Yüzlerce kişiyi rahatlıkla ağırlayabilecek kapasitede. Mutfaktaki ekip koordineli bir şekilde çibörek hazırlıyor. Menüde kımız ve sorpa çorbası gibi farklı seçenekler de vardı ama onlardan denemedim.
There are also cafe and restaurants in Kentpark. We preferred to visit Kırım Çibörekçisi where is located near one of the main entrances to eat special for this city. To find and eat a delicious and successful çibörek is not easy in our country. Most of the venues is making it sloppy and writing “çiğbörek”. This place is making this job properly. Because here is directly connected to Tatar people. There are five çibörek as portion and its price was 10₺. The size of them was a bit small so I could eat double portions easily. They managed to make a juicy and not too much oily pastry. The capacity of the venue was so high that hundreds of people can eat in there. The kitchen crew were preparing the pastries coordinately. There were also different choices like kumis, sorpa soup in the menu but I did not try.
Buranın ardından Odunapazarı bölgesine gittik. Niyetimiz Balmumu Müzesi'ni ziyaret etemketi ama öğle tatilinde olmasına rağmen çok sayıda insan giriş kuyruğunda bekliyordu. Burada hiç oyalanmayıp Çağdaş Cam Sanatları Müzesi'ni gezdik. Müzenin ilk katında cam malzemesi ile yapılmış sanat eserleri ikinci katında ise Eskişehir ile ilgili tarih, kültür, ekonomi, siyaset, spor gibi farklı kategorilerde bilgiler veren ekranlar ve konuşma kayıtları var. Mesela Eskişehirli olan İlber Ortaylı'dan şehirle ilgili bilgileri size verilen kulaklıktan dinleyebiliyorsunuz. Bu bölümün tasarımını çok beğendim.
After here we went to Odunpazarı region. Our intention was to visit the Wax Museum but there was a long ticket queue in front of the museum although it was lunch break. We did not hang out in there and visited the Modern Glass Arts Museum. There was art objects made by glass in the first floor of the museum and scenes and records giving information about Eskişehir in every field like history, economics, politics, culture, sports in the second floor. For instance you can listen information giving by İlber Ortaylı about the city via earphone. I loved the design of this section.
Şehrin diğer ucunda yeralan Sazova Bilim Sanat ve Kültür Park'ına gittik. Burası Kentpark'a kıyasla çok daha turistik ve kalabalıktı. Yapacak çok şey var. Açıkhava müzesi şeklinde tasarlanmış Miniatürk benzeri Esminyatürk Türk Dünyası Şaheserleri adlı bir bölümü gezdik önce. Dünya çapında yapılmış Türk mimarisini temsil eden eselerin ölçekli modelleri var burada. Civarda Uzay Evi, ETİ Sualtı Dünyası, Hayvanat Bahçesi, Masal Evi, Korsan Gemisi, Bilim Deney Merkezi gibi çok sayıda bölüm var. Hepsini tek seferde gezmek mümkün değil. Bunlardan sadece Korsan Gemisi'ni gezdim. Çocuğunuz varsa Masal Şatosu diğer bir cazip seçenek. Korsan gemisi Mayflower adlı 17.yy gemisi model alınarak tasarlanmış. Genel olarak gerçekçi ve detaylara önem verilmiş. Kaptan kamarası ve ambar bölümü özellikle hoşuma gitti. Ambar bölümünde akvaryum da vardı. Geminin durduğu bölümün suyu göletten ayrılmış ve daha açık bir mavi tonu var. Sanki gerçekten de denizin üstündeymiş gibi görünüyor. Parkın içinde ücretsiz dolaşan mini bir tren de varmış. Görmedim ama görseydim bile kalabalıktan binme sırası gelmezdi. Seansları bittiği için Uzay Evi'ne giremedim.
Later, we went to Sazova Science, Culture and Arts Park located on the other edge of the city. Here was much more crowded and touristic than Kentpark. There were too much things to do. It has been designed as open air museum. Firstly, we strolled a section called Esminyatürk Masterpieces of Turkish World. There were scaled models represent the Turkish architecture built in all world. There were also other sections like Zoo, ETİ Under Sea World, Space House, Tale House, Pirate Ship, Science Experiment Center. It is impossible to see all of them in one sitting. I only visited the Pirate Ship. If you have children Tale House is another alluring choice. Pirate ship was designed by taking example 17th century ship, Mayflower. Generally it is so real and detailed. I especially liked master cabine and locker. There was also an aquarium in locker section. The water of the part where the ship stand flow on it was seperated from pond and it has a lighter blue colored water. So, it looks like more realistic. I heard that there was a small, free train working in the park. I did not see it but if I have to see it, I could not get on it because of the crowd. I could not visit Space House because of its sessions were finished.
Biraz mola vermek için otele döndük. Yemekten önce Süreyya Pastanesi'ne gidip kendi imalatları olan petifür ve pastalarından aldım. Petifür tat olarak eklere şekil olarak ise profiterollerin içine konan toplara benziyor. Bu tarihi pastanede kendi yaptıkları sadece bu iki çeşit ürün kalmış. Sattıkları diğer ürünlerin tamamı başka firmalara ait. Pastaneye komşu Güneş adlı kuruyemişçisi de ürün çeşitliliği ile kayda değer bir diğer nokta.
We backed to the hotel for a break. Before dinner I went to Süreyya Patisserie and bought made by them petifurs and cakes. Petifur was looked like ecclair as shape; balls in profiterol as taste. There was only these two products remained made by them in this historical patisserie. Other products sell by them belongs to other firms. Near the patisserie a seller of dried nuts and fruits called Güneş is another place deserving to visit.
Akşam yemeği için Haller Gençlik Merkezi'nin karşısında bulunan Namlı Gurme adlı bir et lokantasına gittik. Oldukça ferah, et çeşidi açısından zengin bir mekandı. Dört kişi bol miktarda et ve salata yedik. 120 ₺ civarı hesap geldi. Otele dönmeden önce Barlar Sokağı'nda bir puba uğradım. Ortamı hissettim. Özellikle genç kesim için bu şehirde ekonomik çok seçenek var.
We went to a meat restaurant cross of the Haller Youth Center called Namlı Gurme for dinner. It was a spacious venue and its menu was rich. We ate different kinds of meat as big portions and salad. It costed about 120₺. before went to the hotel I visited a pub. I felt the atmosphere. There are many economic venues especially for young category.
Ertesi sabah kahvaltı için bize göre fazla zengin ve uzakta bulunan Gurme Ayten Usta'ya gitmek yerine çok daha merkezi konumda bulunan Doyuran Kahvaltı Salonu'na gittik. Sempatik, salaş ve klasik bir mekan. Çay boyutlarını kocaman ve küçücük olarak ifade etmişler. Dört kişi için ortaya standart kahvaltı tabağı ayrıca üç omlet, bir menemen sipariş ettik. Yanında süt ve ikişer büyük çayla birlikte 58₺ hesap geldi. İstanbul'a kıyasla yine şaka gibi bir fiyat. Lezzetleri genel olarak sade ama başarılı. Menemenlerini daha da çok beğendim. Burayı seçmekle iyi yapmışız. Kahvaltı esnasında bir sokak çalgıcısı gitarıyla bize şarkılar çaldı. Bu anlamda da farklı bir kahvaltı oldu.
Next morning we went to Doyuran Breakfast Saloon instead of going Gurme Ayten Usta. Doyuran was very near to us, in the city center. It was a cute, booth and classic venue.
Kahvaltının ardından yeniden Odunpazarı mahallesine uğradık. Atlı yolcular için yapılmış iki katlı, ortası avlulu olan bir zamanların hanı şimdinin Atlıhan El Sanatları Çarşısı'nı, Kurşunlu Külliyesi'ni, Cam Sanatları Atölyesi'ni, Lületaşı Müzesi'ni gezdik. Cam atölyesinde el yapımı cam objeleri uygun fiyatla alabilirsiniz. Artık dönüş vaktimiz yaklaştığı için otele dönüp eşyalarımızı aldık ve şehrin sembol lokantalarından biri olan Fahrettin Usta'nın balaban kebap lokantasına uğradık. Etler üzerine ütü basılarak pişirildiği için ütülü kebap olarak da biliniyor. Yaklaşık 50 yıldır bu işi yapan Fahrettin Usta ile sohbet edip, kebabı hazırlayışını izlemeyi ihmal etmeyin. Kebabın tabanına dizilen kare kesim pideler önce et suyuyla ıslatılıyor. Ardından bol miktarda yoğurt ve salçalı sos ekleniyor. Köfte, şiş ve biftek parçalarından oluşan et çeşitleri eklenip üzerine erimiş zeytinyağı gezidiriliyor ve kıyılmış maydanoz ile süsleniyor. Son derece basit ama müthiş lezzetli bir tarif. Mekan akşamları kapalı. Buna göre gitmeyi unutmayın. Daha önce de Eskişehir'i defalarca ziyaret etmiş ama pek kalmamıştım. O zamanlarda da farkını hissettiren bir şehirdi ama son yılalrda müthiş gelilme göstermiş. Daha modern, turistik ve keyifli bir şehre dönüşmüş. Şu haliyle Ankara'dan bile daha çok gezecek yeri var. Benimki ancak bir ön keşif turu olmuştur. Daha gidemediğim pek çok lezzet noktası ve müzesi var. Bana göre tek olumsuz yanı şehri içinde çok fazla trafik ışığı bulunması. Bunlar sürekli sizi durdurarak trafikte kalmanıza neden oluyor. Eğer yanınızda çocuk veya yaşlı kimse yoksa hızlı trenle gelip, toplu taşıma özellikle tramvay ile dolaşmak daha mantıklı. Çoğu yere yaya olarak da ulaşmak mümkün. Defalarca ziyaret edilebilecek bir şehir. Mutlaka rotanıza ekleyin derim. #KanGurular Erşen T.