Ilık bir kış gününde Tekirdağ'a günübirlik bir gezi yaptık. Kısıtlı vakitte önceden belirlediğimiz noktalara uğradık. İlk durağımız Yazır Köyü'ndeki Umurbey Şarapçılık oldu. Tesise uğradığımızda tamamen müsait olmadığı için sadece bir kısmını gezebildik. Sahibi Umur Arıner yoğun olduğu için sadece hoş geldiniz diyebildi bize. 1993'ten beri faaliyette olan firma ülkemizde en eski butik şarapçılardan biri. Burada Fransa'dan getirilen büyük, meşe fıçıları gördük. Girişte önceden namını duyduğumuz iki bekçi köpeği ise bize karşı son derece sakindiler. 8 çeşit şarabın üretildiği tesislerde satış var ancak tadım yasağı olduğu için şarapları deneyemezsiniz. Bunun için firmanın Tekirdağ merkezde bulunan şarap evine gitmelisiniz. Üzümler, yakında bulunan biri 40; diğeri 80 dönümlük iki parselden geliyor. Üretim kapasiteleri yılda 90 bin şişe. İstanbul'da belirli satış noktaları haricinde büyük market raflarında bulamayacağınız ürünleri olan butik bir şarapçı.
We made a one day trip to Tekirdağ on a warm winter day. We visited the determined spots in a limited time. Our first stop became Umurbey Winery in Yazır Village. When we dropped by the facility we could partly strolled it because of it was not completely convenient. Its owner, Umur Arıner was so busy that he could only said welcome to us. The firm has worked since 1993. It is one of the oldest boutique wineries in our country. We saw the big, oak barrels coming from France. Two guard dogs which we were warned about them before were very calm against us. You can buy 8 different kinds of wine from facility but you cannot try them because of prohibition of tasting. You should visit the wine house of the firm located in the center to do that. Grapes are coming from two pieces of land one of them is 40, the other one is 80 decare. Their production capacity is 90.000 bottle per year. You cannot find their products in shelves of big stores except particular sell points in Istanbul.
Merkezde önce şarap evine uğrayıp önce beyaz, sonra kırmızı şarabın tadına bakıyoruz. Yüksek alkollü, meşe fıçılarda bir yıl dinlendirilmiş rezerve kırmızı şarabı özellikle beğendim. Şarap evindeki görevli, önce bizi biraz sert karşıladı ama daha sonra şehirle ilgili ipuçları vermeye başladı.
Firstly, we dropped by to the wine house in the city center and tasted white & red wines. I especially loved the red reserve wine with high alcohol rated, rested along one year in oak barrels. The worker met us in a hard way firstly but then he started to give some clues about city.
Ardından Abdi Özcan adlı köfteciye uğradık. Tekirdağ köfteleri, yarım porsiyon şeklinde (5 adet) servis ediliyor. İsteyenler için ilave porsiyonu ayrıca veriyorlar. Lezzet olarak ancak standart düzeyde diyelim. Buradan sonra tarihi Balkan Pastanesi'nde oturup peynir helvası ve Hayrabolu tatlısı yedik. İki çeşidi de beğendik. Yöresel lezzetleri denemek için atlanmaması gereken bir nokta. Şarap evinden aldığımız tavsiyelerden biri de Kartal Market adlı bir şarkütericiydi. Ana meydana çok yakın konumda olan markete uğradık. Öncelikle burası ilk anda şarküteriden çok, tekel bayiini andırıyordu. İçeri girince gramaj meraklısı, kredi kartı ve cep telefonu kullanmayan, kısmen deli sahibiyle tanıştık. Biraz eski kaşar ve beyaz peynir aldık. Bu tarz ürünler için uğrayabileceğiniz bir diğer adres ise Şarköy Çiftliği firmasının satış noktaları. Şehirden ayrılmadan önce şehrin çıkışında yer alan İki Kardeşler Et Lokantası'na uğradık. Pek aç olmadığımız için sadece tadımlık bir şeyler aldık. Birer parça kasap köfte, kuzu lokum, pirzola ve küşleme yedik. Buradan ise malak sucuğu almanızı tavsiye ediyoruz. Özetle gastronomi açısından keyifli bir gün oldu. Erşen T. #KanGurular
Then we went to meatball shop called Abdi Özcan. Tekirdağ meatball were serving as half portion (5 pieces of meatball). If you want more they are serving additionally. Its taste was a barely standard level. We sat in historical Balkan Patisserie and ate cheese halva and Hayrabolu dessert. We also liked both of them. It is point should not missed to try the local tastes. One of the advices we took from wine house was a charcuterie called Kartal Market. We dropped by also there where the location of it was very near to main square. First of all it was looked like package store more than a charcuterie. When we entered inside, we met the owner who was semi crazy, addicted to grammage and did not use cell phone and credit card. We bought some white and kashar cheese. Another address you can also visit for these kinds of products is the sell points of the firm called Şarköy Çiftliği. Before leaving the city we visited the steakhouse called İki Kardeşler Meat Restaurant. We only tasted some kinds; butcher meatball, lamb chops, fillet steak and back meat of lamb. You can buy buffalo calf soujouk from here. It was a joyous day in respect of gastronomy. #KanGurular