Bu kez sizlere İtalya seyahatim sırasında gittiğim bir yerden bahsedeceğim. Roma, Venedik gibi klasik rotaların dışında herkes tarafından bilinmeyen bir yerden söz etmek istiyorum. Buranın adı Cinque Terre. İtalya'nın kuzeybatısında, Ligurya Denizi kıyısında yer alan birbirine yakın beş köyden oluşan bu yer, oldukça etkileyici bir coğrafyaya sahip. 2010 yılının Mayıs ayında buraya yaptığım günübirlik seyahati anlatmak istiyorum.
İl köyümüz Monterosso Al Mare. Köyün tarihsel kökeni 643 yılına kadar uzanıyor. Barbar istilalarındna kaçmak isteyen ilk yerleşimciler tepelerden deniz kıyısına gelerek buraya yerleşmişler. Köyün ismi muhtemelen zamanının en önemli yönetici ailesinin saç renginden geliyor. San Cristoforo tepesi köyü ikiye ayırıyor. Eski kısmı, kayalık bir çıkıntının koruması altında. Deniz kısmında ise beş köyün arasındaki tek kumsal plaj bulunuyor. Saint Francis Kilise'si görülmeye değer. Kumsalın bir ucunda çimentodan yapılma 14 metre yükselliğind ebi rheykel var. Deniz tanrısı Neptün'e ait oaln bu heykel sırtında dev bir istridye kabuğu taşıyor. Köye yaptığım sınırlı ziyaret esnasında bu heykeli görmeye öncelik verdim. 1910'da Arrigo Minerbi tarafından yapılan heykel, 2. Dünya Savaşı'nda ve denizin aşındırıcı etkisiyle epey zarar görmüş. Son zamanlarda kısmen restore edilmiş.
İkinci köyümüz Vernazza. Korunaklı ve amfitiyatro şeklindeki doğal limanı ile beş köy içindeki en güvenli limana ev sahipliği yapıyor. İsminin kökeni Vulnetia adlı eski bir Roma ailesinden geliyor. Onların köleleri serbest kaldıktan sonra ailenin topraklarını sahiplenmiş. Köyün adı ilk kez 1050'de yazılı kayıtlarda geçiyor. Renkli evlerinden ötürü bölgedeki en iç açıcı ve renkli köy burası olmalı. Köyün yüksek kısımlarında bir saat kulesi ve bir kule harabesi var.
This time I will tell you about a visit during my Italy trip. I want to talk on a place not known everybody except classic routes like Rome, Venice. The name of this place is Cinque Terre. It is comprised of five near villages located in the north-west of Italy, on the coast of Liguria Sea. It has a very impressive geography. I want to tell about the day trip I made in the May 2010.
Our the first village was Monterosso Al Mare. Its historical root has lied until 643. The first settlers who had wanted to escape barbaric invasions has settled here coming from hills to seaside. The name of the village probably has come from the hair color of the most important ruler family for its time. San Cristoforo hill has divided the village into two. The older part of it has been covered by a rocky ridge. It has the only sandy beach between in five villages. Saint Francis Church was worth to see. There was a 14 meter height statue made by concrete on the one margin of the beach. It was the statue of Neptune, sea god and was carrying a enormous seashell on his back. It was built by Arrigo Minarbi in 1910. It has been harmed by the corrosive effect of the sea and during the Second World War. It has been partly restorated in recent time.
Our the second village was Vernazza. It has the most protected and amfitheatre shaped natural port between five villages. The root of the its name was coming from an old Roman family called Vulnetia. Their slaves has reowned the lands of the family after they were set free. The name of the village has been seen first time in the written records in 1050. It must be the most colorful and pleasant village of the region thanks to thecolrful houses. There was a clock tower and a ruined tower in the higher part of the village.
Üçüncü köyümüz Corniglia. Deniz kıyısında bulunan diğer köylerin aksine denizden uzak, daha yüksek bir konumda bulunuyor. Trenden indikten sonra köye varmak için tırmanmanız gerek. Köyün üç tarafı bağlarla çevrili. Dördüncü taraf ise denize bakıyor ama denize ulaşabilmek için 365 basamaktan oluşan Lardarina Merdivenlerini kullanmak gerekiyor. Köyün ismi beyaz şarap üretimi yapan eski bir çiftlikten geliyor.
The third village was Corniglia. On the contary of other villages it was away from sea,its location was higher than them. After got off the train you must climb to arrive the village. Three sides of the village were circled with vineyards. The fourth side was facing to the sea but you have to use Lardarina Stairs comprised of 365 steps to arrive the sea. The name of the village has come from a old farm producing white wine.
Dördüncü köy olan Manarola'ya ulaştığımda artık iyice acıkmıştım. Ayaküstü bir şeyler yemek adına küçük bir mekana girip dilim dilim satılan pizza ve focaccia ekmeklerinden yedim. Oldukça lezizdi. Focaccia ekmeği taş fırında yapılıyor ve hamuru pizzaya göre biraz daha kalın. Sarımsdak ve diğer bahratlar ile tatlandırlıyor. Manarola köyü, bir derenin kıyısında ve üzüm bağları içinde bulunuyor. Buranın şarabı çok ünlü ve köyü Riomaggiore'ye bağlayan 2 km'lik aşk yolunun (Via Dell'amore) bir ucu burada bulunuyor. Köyün ismi Manius Arula'dan geliyor. Yani Roma döneminde Manes dinine inananlar için yapılan bir tapınak.
I was starving when I arrived to the fourth village, Manarola. I dropped off to a small venue. I ate slicing pizzas and focaccia breads. They were very delicious. Focaccia bread made in the stone oven and its dough was thicker than pizza. It was seasoned by garlic and other spices. Manarola village was located on the edge of a river and inside the vineries. The wine of here is very famous and one margine of the 2 km length Love Road (Via Dell'amore) connected the village to Riomaggiore is here. The name of teh village was coming from Manius Arula. It was the name of a temple in Roman period built for the believers of Manes religion.
Turumun son durağı Riomaggiore adlı köy oldu. AşkYolu'nun bitiminde yer alan bu köyün ismi altından akmakta olan Rivus Maiur adlı akarsudan geliyor. İki köy arasındaki yolun, Aşk Yolu olarak adlandırılmasının sebebi ise aşık çiftlerin aşklarının sonsuza dek sürmesi amacıyla yoldaki parmaklıklara asma kilitler takması. Köyün geçmişi 13. yüzyılın ilk yarısına dek uzanıyor. Köy, kayalık duvarların üstüne asılı gibi duran evlerden oluşuyor. Mermerden yapılma ikiz kapısı ve beyaz kulesi ile dikkat çeken San Giovanni Battista Kilisesi de görmeye değer.
The last stop of my trip was Riomaggiore village. It was located at the end of Love Road. Its name was come from the river flowing under the village called Rivus Maiur. The past of the village has lied to the 13 th century. The village was comprised of hanging houses on rocky walls. San Giovanni Battista Church was worth to see with its twin marble door and white tower.
Duvarda şöyle bir yazı ile karşılaşırsanız şaşırmayın. Şöyle yazıyor: "Şarabımızı içmeden kaleden çıkılmaz. Onun adı Sciacchetradır, bolca mutluluk getirir.
If you coincidence this sign on the wall do not be surprised. You can not leave the fort without drinking our wine. Its name is Sciacchetra and it causes happiness.
Köylerin tümü yamaçlar veya deniz kıyısına kurulmuş. Yamaçlarda taraça halinde düzenlenmiş dar toprak şeritlerde bağcılık yapılıyor. Köylerin nüfusu birkaç bini geçmiyor. Coğrafi özellikleri nedeniyle yüzlerce yıldır izole bir yaşam sürdürüyorlar. Buraların tümünü bir günde biraz hızlıca olsa da gemek mümkün. Ulaşım açısından en doğru tercih tren olacaktır. Köyler arasındaki mesafe en fazla 5-10 dakika ve tren saatlerine dikkat ederek sırasıyla benim yaptığım gibi tüm köyleri rahatça gezebilirsiniz. Burada konaklayacak olursanız etrafı keşif amaçlı farklı uzunluklardaki yürüyüş parkurlarını kullanabilirsiniz. Bu beş köyün tümü UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne eklenmiş ve koruma altında. İtalya'ya gidecek olursanız bu alternatif ve keyifli rotayı da deneyebilirsiniz. #KanGurular Erşen T.
All the villages were set up to the seaside or slopes. They were making grapery in the arranged narrow land stripes in the slopes. The population of the villages were limited a few thousand. They have lead a isolated life through centuries due to the geographic conditions. It is possible to visit all of them for a fast one day trip. The most correctly choice will be train in respect of transportation. The distance between villages was maximum 5-10 minutes and you can easily see all the villages by calculating the train schedule like made by me. If you stay here you can use the trekking courses to discover the neighbour. Cinque Terre was added to the World Heritage List by UNESCO and it was under protection. If you visit Italy you can also try this alternative and cheerful route. #KanGurular