Tail Akaretler henüz 2-3 hafta önce faaliyete geçmiş gastro pub diyebileceğim nitelikte bir mekan. Mekanı keşfedişim @bugusto nun cin ve tonik tadımı etkinliği sayesinde oldu. İlk bakışta dışarıdan ufacık görünen mekan beni kandırdığı gibi sizi de kandırmasın. Hemen arka tarafında özgün bir dekora sahip etkileyici bir bar ortamı sizi karşılıyor. Kapıdan hemen dönüp gitmeyin sakın. Arka bölüm oldukça sıcak ve farklı bir atmosfere sahip. Dekorasyonda etkilenecek detay çok. Mesela duvarda asılı Rus denizaltı telefonuna bayıldım gerçekten.
Tail Akaretler is a gastro pub that began to function just 2-3 weeks ago. I discovered the venue thanks to the gin&tonic tasting event arranged by @bugusto It seems tiny from outside at first sight. But it does not deceive you, like deceived me. There is an impressive, different and cosy bar atmosphere with unique decor at the back side. There are so many details in decoration to impressive. For example the Russian submarine telephone hanging on the wall.
Tadım etkinliğimizde 3 farklı cini sek olarak tattık. Öncesinde cinin ortaya çıkışı, tarihçesi, özellikleri hakkında özet bilgiler anlatıldı. Barmenimiz ve mekanın ortağı @ogulcankizil bizimle güzel ve eğlenceli bilgiler paylaştı.
We tasted three different gin as dry in tasting event. Before tasting they told us some short information about birth of the gin, its history, features. Our barmen and partner of the venue, @ogulcankizil shared with us fun and nice information.
Cin etimolojik olarak flemenkçe genever kelimesinden geliyor. Türkçede ardıç anlamına geliyor. 16. yüzyılın başlarında Hollandalı bir bilim adamı, mide rahatsızlıklarına iyi gelmesi ve idrar söktürücü olarak kullanılması için ardıç tohumunu tarımsal kökenli alkolle karıştırıp genever içkisini yaratıyor. William Oranj döneminde İngiltere Hollanda tarafından işgal ediliyor ve bu dönemde yeni tebasına yanına getirdiği cinleri zorla içirmeye başlamış. Alkole düşkün İngilizler, bu içkiyi de kısa sürede benimsemişler. Hindistan'ın İngiliz kolonisi olduğu Viktorya döneminde ise cinin tonik ile olan günümüzdeki birlikteliği başlıyor. Kınakına ağacının (cinchona) kabuğundan elde edilen kinin tropikal bölgelerde sık karşılaşılan sıtma hastalığının tedavisinde kullanılıyor. Bu ağaç aynı zamanda toniğin de hammaddesi diyebiliriz. Sağlık kaygısıyla cinin tonikle karıştırılarak tüketilmesi zamanla İngiliz kültürüne yerleşiyor ve cin ile tonik ayrılmaz bir ikili haline geliyor. Ardıç tohumuna ise cinin aromatik hammaddesi denilebilir. Başlangıçta siyah veya koyu mor renge sahip olan tohumların rengi zamanla oksidasyon sonucu kırmızıya dönüşüyormuş. Çünkü ardıç demir içeriğine sahip. Bunun dışında meyankökü ve melek otu tüm cinlerin üretiminde kullanılan ortak hammaddeler. Markalar, bunlara ilaveten sır olarak korudukları özel bitkisel reçeteleri kullanıyorlar.
Gin is coming from genever Dutch word etymologically. It means ardıç (juniper) in Turkish. A Dutch scientist has created genever spirit by mixing agricultural alcohol and juniper seed in the beginning of 16th century to benefit gastric diseases and as diuretic. England has been invaded by netherlands in the era of William Orange. He has started to forced his subject to drink it. Alcohol lovers English people also adopted this spirit in short time. The present day togetherness of gin with tonic has started in the Victorian era when India was a British colony. Quinine provided from cinchona tree is using in the treatment of malaria which is often seen in tropical regions. This tree is raw material of tonic also. The consumption of gin with tonic became widespread due to the health worry. This, has become popular in British culture in time and they became an inseparable partner. Juniper seed is aromatic raw material of gin. At first, the colour of the seeds is black or dark purple. Then it had transformed red due to the oxidation. Because juniper consists iron. Except this, angelica and licorice are the common raw materials for the production of all gin kinds. Brands are using special secret herbal recipes.
İlk denediğimiz cin markası Monkey 47 oldu. İsmini %47 alkol oranına (abv) sahip olmasından ve içeriğinde 47 farklı bitki bulunmasından almış. Arkasında harika bir hikayesi var. İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri subayı olan Montgomery Collins, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Berlin'in İngiliz bölümünün idaresinden sorumlu komutan olarak atanıyor. Bu esnada Berlin Hayvanat Bahçesi'nin yeniden inşasıyla özel olarak ilgileniyor ve Max adını verdiği bir maymunun bakımını üstleniyor. Bu Collins abimiz Hindistan doğumlu ve cine karşı özel bir tutkusu var. Ordudan ayrıldıktan sonra Güney Almanya'nın Kara Orman (Schwarzwald) bölgesinde Vahşi Maymun adlı küçük bir mekan işletmeye başlıyor. Abimiz kendi geçmişiyle bu bölgedeki ardıç bolluğunu başarılı bir şekilde birleştirip kendi özel cin tarifini ortaya çıkartıyor. Yıllar sonra bu tarif, kullanılan 47 bitkinin yazılı olduğu bir şekilde bulunuyor ve Alexander Stein bu hikayeden etkilenerek bu cinin üretimini tarife sadık kalarak yeniden başlatıyor. 2006'dan itibaren bölgede satın aldığı işletmede üretime başlamış. İçeriğindeki bitkisel malzemelerin üçte biri Kara Orman bölgesinden sağlanıyor. Başlangıçta butik olarak üretmeyi düşündüğü marka, kısa sürede bir talep patlaması yaşamış ve özelikle son yıllarda artan bir ilgiyle karşılaşmış. Şu anda markanın fabrikası talebi karşılayacak kadar üretim yapamıyor.
The first gin brand we tried was Monkey 47. Its name comes from its alcohol by volume (%47) and its ingredient contents 47 different herb kinds. There is a wonderful story behind it. An RAF officer Montgomery Collins has been assigned to the commander of British section of Berlin after the second world war. He was interesting in rebuilt of Berlin Zoo and undertake the carry of a monkey called Max. Collins was born in India and had a special passion to gin. He had started to manage a small venue called Wild Monkey at Schwarzwald region of south Germany after he left the army. He combined successfully his past and juniper ampleness in the region and create his own gin recipe. After many years, this recipe has been found properly written the names of 47 herb kinds. Alexander Stein was affected this story and restarted the production of this gin. He has started the production in the business that he bought as from 2006 in Schwarzwald region. the one third of the herbal ingredients are provided from this region. At first, he had thought to make boutique production. But the brand has experienced a demand boom in short time and especially met with an increased interest in recent years. The factory of the brand cannot made production to meet the demand for now.
Tadından bahsedecek olursak oldukça kompleks. İçeriğindeki o kadar çeşit bitkiden ötürü damağınız çok farklı tatları algılayabilir. Ancak narenciye aroması biraz daha belirgin ve bitişte odunsu ve topraksı bir tat bırakıyor. Burunda ise lavanta kokusunu kısmen alabildim. İçiminden en çok keyif aldığım marka bu oldu.
Its taste is very complex. Your palate can feel very different tastes due to the its rich kind of herbs inside it. But fragrance of citrus is more obvious. It leaves a woody and earthy taste in finish. I partly felt the lavender scent on the nose. It was the most enjoyable brand to drink for me.
İkinci denediğimiz marka ise 1999'da İskoçya'da faaliyete geçen Hendrick's markalı cin oldu. İçeriğinde 11 farklı bitki (limon kabuğu, mürver çiçeği, papatya kurusu, kimyon bunlardan bazıları) olan bu cinin özelliği ise gül kurusu ve salatalık ile demlenmesi. Bu nedenle isteğe göre servis esnasında salatalık dilimi ve gül kurusu konabiliyor. Alkol oranı %41. Tadı ve aroması öncekine göre daha zayıftı. Damakta kalıcı olduğu da söylenemez. Yine de dünya genelinde tercih edilen bir markaymış.
Our second brand we tried became Hendrick's established in Scotland in 1999. It consists 11 different herbs ( lemon zest, dry daisy, elder flower, cumin are some of these). The feature of this gin is infused with cucumber and dusty rose. Therefore if you prefer it can be put cucumber slice or dusty rose during service. Its taste and fragrance were weaker than first one. It was not permanent on the palate. However, it is a preferred brand worldwide.
Son cinimiz ise Tanqueray markasının no:10 adını taşıyan şişesi oldu. Tanqueray oldukça eski bir İngiliz markası. Firma, No:10 serisi için malzeme kullanımında oldukça seçici davranıyormuş. İskoçya'nın yüksek iklimi üretim için daha elverişli olur mantığıyla üretimi sadece orada yapılıyor. Ayrıca sadece Sicilya ve Fas'tan getirilen ardıçları kullanıyorlar. Bu cinin özelliği ise narenciye aromalarının ön planda olması. Greyfurt kabuğu ve kuru papatya eşliğinde içilmesi yaygın. İsteyenler aromatik katkı sağlayan kabuğunun yanısıra, içine greyfurtun kendisini de ekleyerek yumuşak içimli bir cin elde edebiliyorlar. Greyfurttaki asidite alkol tadını maskelediği için yumuşak bir içim sağlamanız mümkün. Yoksa kendisi % 47,3 alkol oranına sahip. Şisesi bile narenciyeyi vurgulamak için limonluk şeklinde yapılmış. İkinci denediğimiz markadan daha başarılı bir cin olduğu kesin. Hatta 2010-2014 arasında Uluslar arası yüksek alkollü içkiler yarışmasında sürekli birinciliği elde etmiş. Bu yüzden firma 2014 sonrasında bu yarışmaya katılmama kararı almış. Monkey 47 kadar olmasa da keyifli bir içimi var diyebilirim.
Our last gin became Tanqueray No:10. It is an old British brand. The firm is very selective in the subject of ingredient using. The production is made only in Scotland due to the high geography of there. They use junipers only coming from Sicily and Morocco. The feature of this gin citrus fragrance is come forward. It is common to drink in company with grapefruit zest and dry daisy. Some people is adding grapefruit inside it and provide a soft gin. Due to acidity in the grapefruit hide the taste of alcohol. Its abv is %47,3. Even its bottle is lemon squeezer shape to emphasize the citrus. It is more successful than the second brand. He continuously took the first rank in the international spirits contest along 2010-2014. So, the firm has taken the decision of not join to this contest. It has an enjoyable drink though not as good as Monkey 47.
Tadımın ardından workshopumuzun en keyifli kısmına sıra geldi. Herkes @ogulcankizil desteğiyle kendisine negroni adı verilen kokteyli hazırlayıp içti. Negroni, 1919'da Floransa'da ortaya çıkan bir kokteyl çeşidi. Şehrin önde gelenlerinden Kont Camilla Negroni, sürekli Americano kokteyli hazırlattığı barmeninden daha sert bir şey hazırlamasını ister. Bunun üzerine barmen, americanonun malzemelerinden olan soda yerine cin katar kokteyle. Kont negroni bu yeni tada bayılır ve şişeletip kendi adıyla anılan bir marka yaratır. Kokteylin diğer malzemeleri ise campari ve rosso. Portakal kabuğu eşliğinde sunuluyor.
After the tasting every participant made a negroni cocktail for himself and drank it with the support of @ogulcankizil Negroni is a cocktail kind born in Florence in 1919. Count Camilla Negroni, one of the notables of the city, wants a harder drink from his bartender instead of Americano. So, the bartender added gin to the cocktail instead of tonic water. Count negroni loved this new taste. He made bottled it and created a new brand with his name. Other ingredients of the cocktail are campari and rosso. It is serving with orange zest.
O gece için kendi hazırladıkları cordial olarak bilinen kokteyl şurubunun da tadına baktık. İçeriğinde biberiye, greyfurt kabuğu ve defne yaprağı vardı. Cininize tonik katmak isterseniz bunun için kinin açısından zengin Thomas Henry adlı markayı önerdiler. Butik bir marka olduğu için her yerde karşınıza çıkması zor. Piyasadaki daha bilindik tonikleri kullanmak yerine sade soda eklemenin daha iyi olacağını söylediler. Çünkü diğer tonik markalarında şeker oranı daha yüksek. #KanGurular Erşen T.
We also tasted cocktail syrup, known as cordial, made by them on that evening. It consisted rosemary, grapefruit zest and bay leaf. They suggested Thomas Henry brand rich in respect of quinine if you want to add tonic into your gin. It is a boutique brand so you cannot find in everywhere. They said that It is better to use plain tonic water instead of common tonic water brands in the market. Because sugar rate is higher in these brands. #Kangurular
Foto Galeri
İletişim/Ulaşım
Adres: Sinanpaşa Mahallesi, Şair Nedim Cad. No:10, 34022 Beşiktaş/İstanbul
Telefon: +90534 980 04 84